Depremin biri gelir, diğeri gider…
Ama Adıyaman öyle bir yer ki; taş yıkılır, duvar yıkılır ama “buyur bacım” diyen ağız yıkılmaz.
O ağzın sıcaklığı, bir tabak kuru fasulyenin yanında mutlaka ikram edilir.
Adıyaman dediğin, bir şehir değil… Bir tutam sabır, bir yudum edep, bir tabak helvadır.
KOMMAGENE’DEN KALAN MUHABBET
Nemrut Dağı’nın tepesine çıkarsınız…
Güneşin doğuşu yüzünüze vurur, ama içinize asıl doğan… Tarihtir.
Kommagene’nin heykelleri susar ama anlatır.
“Yalnız değilsin evlat, ben de yıkıldım ama yine kalktım” der.
İşte Adıyaman budur:
M.Ö. 1. yüzyılda taşa inat heykel diken adamların torunları, bugün de betona inat umut diker.
Arsemia’da, Cendere Köprüsü’nde, Perre Antik Kenti’nde taşlar konuşmaz, ama sizi duyar.
Kendinizi anlatmanıza gerek yok…
Bir çay söyleyin yeter.
NE OLURSA OLSUN ‘KOMŞULUK’ AYAKTA
Deprem oldu.
Yer sarsıldı. Gönüller de sarsıldı.
Evler çatladı, kalpler burkuldu.
Ama bir şey yıkılmadı: Adıyamanlı’nın komşusuna uzattığı eli.
Çadırda kalanlar, bir tencere yemeği dört evle paylaştı.
Sobası olan, sobası olmayanın yanına geçti.
Balkonlar gitmişti ama balkon sohbetleri sokakta devam etti.
Ve biz uzaktan bakanlar, sadece televizyon ekranından değil…
Kalbimizden de bir saygı notu düştük:
Adıyamanlı olmak, insanlık sınavından 10 üzerinden 10 almaktır.
KAHTA, BESNİ, GÖLBAŞI… BİRER GÖNÜL MEKANI
İlçeleri sayalım dediler…
Dedim ki, saymakla olmaz; yaşamak gerek.
Kahta’nın sırtını yasladığı Nemrut, gece yıldız toplar.
Besni, bağbozumunda insanı sarhoş eder; üzümlerden değil, muhabbetten.
Çelikhan’da bir duman yayılır sabahın erkeninde… O duman, çayın kaynadığının ilanıdır.
Samsat desen…
Suların altından tarih çıkarır,
Gölbaşı ise gölü kadar sakin, insanı kadar derin…
VE BİR PARANTEZ: TÜTÜN
Tütün burada sadece bir bitki değil.
Bir kültür, bir ritüel, bir gelenektir.
Birini ilk defa gördüğünüzde selamdan sonra gelen ikinci cümle:
“Sarma içer misin?”
Kabul ettiyseniz, dostluk başlamıştır.
Red ettiyseniz, saygı devam eder.
Tütün, Adıyaman’da dostluk testi gibidir.
İnsanlar sigara içmek için değil, muhabbet etmek için tütün sarar.
SON SÖZÜ NEMRUT’A BIRAKALIM
Güneş, Nemrut’un omzuna düşerken, bir dua gibi akar Adıyaman’ın üstünden.
Her şey kırık olabilir ama yürek tamdır.
Ve kimse bize Adıyaman’ı anlatmasın kardeşim…
Biz o yürekleri enkaz altından çıkarken gördük.
Birbirinin yarasını saran, komşusunun çocuğunu sırtında taşıyan adamlara “yıkıldı” diyemezsin.
Çünkü onlar zaten dimdik durmuş bir geçmişin evlatlarıdır.
İşte böyle sevgili okur…
Bugün Adıyaman’a bir selam borçluyuz.
Sadece geçmişine değil, bugününe ve en çok da insanına…
Çünkü bazı şehirler ayakta durmaz…
Bazı şehirler, insanını ayakta tutar.